MEDYALAB - 2. SAYI

F i lm Endüs t r i s i ’ nde Kad ı n Olmak ! S imone de Beauvoir’in “kadın doğulmaz, olunur” önermesi, kadın olmanın bir seçim değil, kültürel bir zorunluluk olduğu- nu belirtir. Beauvoir aslında, bu sözle, toplumun zaman içinde kadın olmayı dayattığını ve kadınların toplumsallaşma süreç- lerinde farkında olsun ya da olmasınlar içselleştirdikleri roller hakkında performans geliştirmelerine vurgu yapar. Bu bağ- lamda, cinsiyet biyolojik açıdan geri dönüşümsüz görünse de, cinsiyet kavramı kültürel olarak inşa edilir ve sabit değildir. Da- hası, cinsiyet “biyoloji kaderdir” ifadesine meydan okumak için öne çıkarılır. Queer teorisyeni Judith Butler cinsiyeti, yalnızca toplumsal cinsiyetin bir sonucu olarak yasal bir kültür anlayışı olarak anlaşılmaması gerektiğini vurgular ve cinsiyeti kuranın üretim mekanizması olduğunun altını çizer. Bu noktada, cinsi- yetin kültürle ve doğa ile ilişkisi olmadığı söylenemez. Böyle bir durumda, “biyoloji kaderdir” söylemindeki gibi Butler, aslında kültürün de kader olduğunu belirtir. Kadın olmak, erkek olmak, queer olmak bu kadar zorken, kadın çalışan sayısının yoğun olduğu medya sektörü, ayrımcılı- ğın en çok yaşandığı sektörlerden biri haline gelmiş durumda. Bu noktada, son 20 yılda Türkiye’de özel yayıncılığın kadınlara yeni fırsatlar sağladığını iddia edebiliriz. Türkiye İstatistik Kuru- mu (www.tuik.gov.tr ) raporunu incelediğimizde, örneğin 2015 yılında Türkiye’nin toplam iş gücünün yüzde 25,9’unu kadınların oluşturduğunu görüyoruz. Türkiye’de film endüstrisinde istih- dam edilen kişi sayısı hakkında, erkekler ve kadınlar arasındaki istatistiksel farklılıkları açıkça gösterebilecek güvenilir kayıtlar bulunmuyor. Bununla birlikte, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü’nün raporuna göre (2004), son 10 yılda özel medya şirketlerinin sayısının artmasıyla birlikte çalışan kadın sayısı, özellikle film endüstrisinde artış gösteri- yor. Yine de, yönetici pozisyonlarındaki kadınların oranı hala önemsiz seviyelerde. Medyanın farklı sektörlerindeki çalışanlar hakkında cinsiyete göre ayrıştırılmış veriler neredeyse hiç yok. Bu nedenle, yalnızca bazı kaynaklar üzerinden şöyle bir bilgi vermek mümkün görünüyor: Örneğin, Haziran 2000’de gaze- tecilere verilen 11.322 sarı kimlik kartından yalnızca 1,873’ü kadınlara verildi. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nda (TRT) kadınlar 8.180 personelin 2.030’unu ve 214 yönetici Film Endüstrisi’nde Kadın Olmak! “Kadın Doğulmaz, Olunur” Sözünden Film Üretimine Uzanan Cinsiyet Meselesi Doç. Dr. Hasan Gürkan Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü (2004)’nden elde edilen bilgiler, televizyon kanallarında kadın odaklı programların yıllık oranı % 6,9, radyo kanallarında ise % 15-17 olduğunu gösteriyor. Bu yazıda, cinsiyet rolleri ile kadın profesyonellerin po- zisyonları arasındaki ilişkiyi temel alarak, “Türkiye’de film en- düstrisi erkek egemen bir sektör mü?”, “Kadınlar bu sektörde kendilerini kanıtlayabilmek için mücadele etmek zorunda mı?” ve “Bu sektör, özellikle toplumsal cinsiyet rol kodları ve Türk toplumunun yapısı nedeniyle kadınlar için umut verici mi?” so- rularının yanıtlarını sektörde çalışan kadın emekçilerle yapılan görüşmeler ile değerlendirmeye çalışıyorum. Film endüstrisinde kadın ağırlıklı alanlar: yapımcı yardım- cısı, yönetmen yardımcısı, kostüm tasarımcısı, editör, misafir koordinatörlüğü, makyaj, kostüm, asistan gibi bölümler oldu- ğunu görüyoruz. Bu durumla sadece Türkiye’de değil Avrupa ülkelerinde de karşılaşmak mümkün. Örneğin, Avrupa Kadın- ların Görsel-İşitsel Ağı (EWA) (2006) raporlarından elde edilen veriler oldukça çarpıcı: Eşitsizliğin en yüksek olduğu ülkeler Almanya, İngiltere ve Avusturya olurken; Hırvatistan eşitsizliğin en düşük olduğu ülke olarak görülüyor. EWA raporuna göre aynı şekilde Avrupa ülkelerinde kadın direktörlerin oranı İsviçre hariç Türkiye kadar düşük. Peki sektördeki kadınlar ne diyor? Film endüstrisinde çalışan kadınlarla konuştuğumuzda, bakın nelerle karşılaştık: Sektörde profesyonel olarak çalışan kadınların tamamı, Türkiye’de film endüstrisinin erkek egemen olduğunu belirti- yor. Bu durum, tamamı ile cinsiyetle ilgilidir. Türkiye ataerkil bir toplum olduğu için özellikle meslek hayatında erkekler kadınla- rın önünde geliyor. Bu açıdan bakıldığında, film endüstrisindeki birçok çalışma alanı - teknik, yönetmenlik vb. - erkekler tara- fından yönlendirilirken, diğer alanlar - kurgu, kostüm, makyaj, sanat yönetmenliği gibi – kadınlara uygun görülüyor. Görüş- meciler; “bu sektör erkek egemen, ancak erkekler Türkiye’deki tüm sektörlere hakim.” “Film setlerinde her zaman kadınlardan daha fazla erkek vardır. Teknik ekibin neredeyse % 100’ü erkek. Kadınlar genellikle prodüksiyon, yönetmenlik, kurgu, makyaj ve cast gibi bölümlerde çalışmaktadır. Kostüm bölümünde erkek- lerden daha fazla kadın var.” Görüldüğü gibi fiziksel güç gerek- tiren işler erkekler tarafından yapılırken estetik algı gerektiren işler kadınlar tarafından icra ediliyor. ‘Doğum izninden sonra işime geri döndüğümde işimde kalabi- lir miyim yoksa yeni bir iş bulmam gerekir mi? Görüşülen kadınlar, sinema sektöründe çalışmanın zor olduğunun ve toplumun Türkiye gibi ülkelerde bu işin kadınlar için en iyisi olmadığını düşündüğünün altını çiziyor. Bu yorumlar şu fikri çok iyi özetliyor: “Eğer sloganınız ‘bir kadın için en iyi iş öğretmen olmaksa, bu iş size asla uymaz. Zorlukları ve düzensiz çalışma koşulları nedeniyle asla ideal bir anne, eş, arkadaş, kız, kuzen olamayacaksınız. Yorgunsun, meşgulsün; sinemaya bile gidemezsin. Herkes tatildeyken çalışman gerekecek”. Bu kaygı her zaman sizinle: ‘Doğum izninden sonra işime geri döndü- ğümde işimde kalabilir miyim yoksa yeni bir iş bulmam gerekir mi?’ ‘Kendimi güvende hissetmiyorum’ Görüşmeciler, özellikle kadınlar için, film endüstrisinde çalışmanın oldukça zor olduğunu belirtiyor. “Düzensiz yaşam koşulları ailemizi olumsuz etkiliyor. Örneğin hamileydim ve ha- mileliğimin 4. ve 5. dönemlerinde büyük bir proje için çok fazla stres altında sabahlara kadar çalışmak zorunda kaldım. Birçok kez ağladım ve sinir krizi geçirdim. Kocamın yüzünü günlerce göremedim. Üstelik doğum iznine çıktıktan sonra işimin kaderi hakkında hiçbir fikrim yoktu. Düşünmeye başladım, ne olursa olsun, ama kendimi güvende hissetmiyorum. Aile olarak plan yapamamak en kötü konulardan biri.” şeklinde özetliyorlar ve bu cümleler, kadınların bir kadın olarak kendilerini sektörde güvende hissedemediklerinin en büyük göstergeleri gibi… Kalıcı bir çözüm yok! Türkiye’de film endüstrisinde çalışan kadın profesyonel- lerin tam sayısı hakkında veri bulunmuyor. Ancak ülkede kadın yönetmen, yönetmen yardımcıları ve kamera ekibinin sayısının çok az olduğunu varsayabiliriz. Üstelik Türkiye’de film endüstrisi kadınlar için umut verici değil ve kadınlar burada ayrımcılık, cin- sel taciz, aile sorunları gibi pek çok zorlukla karşılaştıklarını dile getiriyorlar. Pek çok kadın bu sektörde fiziksel, cinsel, psikolojik baskı ve ekonomik ayrımcılık yaşıyor. Uzun çalışma saatleri ve kötü çalışma koşulları, iş kazaları konusunun yanı sıra tartışıl- ması gereken en önemli konulardan biri ve bu sorunları çözmek için kalıcı bir çözüm yok gibi görünüyor. S 10 MEDYALAB ARAL IK 2 02 0 1 1 MEDYALAB ARAL IK 202 0

RkJQdWJsaXNoZXIy Mzc2MDc5