MEDYALAB - 2. SAYI
Ortadoğu kadınları, vatandaşlık, sivil haklar ve toplumsal statü bakımından erkeklere oranla ayrımcılık görmekte ve önyargıya maruz kalmaktadırlar. Toplum genelinin Müslümanlardan oluştuğu Orta- doğu’da, ataerkil sistem toplumsal cinsiyet eşitliği ile çelişmektedir. Batı tarzı demok- rasinin bölge aşılanmaya çalışması katılım ve temsil konusunda sorunları daha da belirginleştirmektedir (Bayat, 2015: 34, 35 akt. Altun, 2016) . Batı medyasına göre, Müslümanlık zayıf ve güçsüzdür, kaza- namaz. Problemlere dar bir bakış açısıyla bakarlar ve kendilerine yapılan temsillere müdahale edip bir açıklama yapmazlar (Uluç, 2009: 357) . Batı, kadın imgesini Doğu’nun çekici, ayartılabilir, ıslah olunabi- lir bir şekilde sunarken, Doğu erkeğini ise asimile edilmeyen, düzeltilmeyen bir temsil olarak sunmaktadır (Uluç, 2009: 361) Kadınlar, dünyanın her yerinde top- lumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadele içindedirler. Doğu’da kadının adı yokken, Batı dünyası, Doğu’nun temsilsizliği üzerin- den bir temsil yaratmaktadır. “Şark” olarak adlandırdıkları Doğu bölgesinde yaşayan kadınların temsilini genellikle din üzerinden yapmakta ve bunu da sıkça vurgulamakta- dırlar. Medyada “Müslüman kadın” ı sık sık vurgulamakta, temsili gerçekleştirilirken de bunu baş örtüsü vurgusu ile yapmaktadır. 11 Eylül olayları ve beraberinde gelişen Afganistan – Irak savaşları ile El Kaide’nin saldırıları sonucu, Batı medyası sık sık ör- tülü Müslüman kadın görüntülerini günde- me getirmiş ve “Müslüman Arap imajı” ile Arap toplumunu özdeşleştirmiştir. Ataerkil ve gelenekçi yapıya sahip Arap toplumları, değil demokrasinin gelmesini, demokrasi talebini dahi isteyemezlerdi (Aktaş, 2012) . İçinde bulunduğumuz yeni Dünya düzeniy- le birlikte, sosyal medya ikinci medya çağı olarak aktarılmış ve yapısal bir dönüşüm de yaşanmıştır. Ancak iktidar her dönemde bilgiyi yönetmeye çalışmış ve birey ve top- lum hayatına bir şekilde sızmıştır. J.Butler’a göre ise toplumsal cinsiyet kavramı, kadın erkek ilişkilerini ve özellikle güç ilişkilerini yapılandıran bir kavramdır, yalnızca davranış kalıpları ve beklentilerini yapılan- dırmakla kalmamaktadır (Bulter, 1990, akt. Erdoğan, 2011: 12) . Medya aracılığıyla kadın temsili, ya anne-eşya cinsel obje, ya da şiddet mağduru olarak farklı iki kutup şeklinde görül- mektedir. Kadın kimliği kendi üzerinde mülki- yet hakkı bulunmayan bir nesne gibi tanımla- narak toplum bilincinde kadın imgesinin iyi ya da kötü olarak oluşmasına katkıda bulunmak- tadır (Mora, 2005:2 ) . Temsil, kadınlar için her zaman temel problemlerin başında gelmiştir. Bir yandan eşitlik için mücadele veren kadınlar, bir yan- dan da iktidarın yarattığı tanımlamalara karşı savaş içerisinde yer almışlardır. Nadir olarak medyada kadın ve erkeklerin eşit tutulduğu- nu da görürüz, fakat bunun yolu da başarılı olmaktan geçmektedir. Yani bir kadın eğer bir erkekle eşit tutuluyorsa, bu kadının başarılı olmasından kaynaklıdır. Medya bu formuyla kadın erkek eşitliğine giden yolun kadının ba- şarılı olmaktan geçtiği söylemini sunmaktadır. Oryantalizm fikri, batı toplumu ile or- taya çıkmıştır. Doğuyu anlamak ve tanıtmak adına çalışmalar başlatmışlardır. Harem ya- şantısı, dönem kıyafetleri, döneme ait eşyalar “Doğu” konumunda olan Osmanlı için önemli kaynak teşkil etmekteydi. Batı, ressamlar yol- layarak Osmanlı kültürü hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla resimler çizdirmiş, Osmanlı ise bu resimleri tekrarlayarak kültürünün bir parçası haline getirmiştir. Oryantalist resimler ilk olarak Fransa’da çıkmış ve zamanla İtalya ve Almanya da oryantalist resimler üretmeye başlamıştır.Tamamen hayal ürünü ve fantezi niteliğindeki bu resimler, esas olarak İngiltere ve Fransa tarafından üretilmiştir. 19.yy ‘ın ünlü ressamları, ağırlıklı olarak Fas, Mısır, İstanbul’u ziyaret etmiş, yerel yaşam dışında ağırlıklı olarak harem ve odalıkları tercih etmişlerdir. “Doğu’lu öteki” bir obje olarak el altında tutul- muştur Kadınları kapalı mekanlarda çekerek ve resmederek, kamusal alanın erkeğe ait ol- duğunu ve özel alanın ise tamamen kadınlara atfedildiğini, toplumsal egemen yapıyı erkek- lerin oluşturduğunu anlatmaya çalışmaktadır. MEDYADA MÜSLÜMAN KADIN TEMSİLİ Kadınların siyasi temsili, bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin de en önemli göster- gelerindendir. Kadının siyasi katılım prob- lemi Ortadoğu’da oldukça göze çarpmak- tadır. Arap Baharı süreci incelendiği zaman, Arap Ortadoğu’sunda demokrasi – özgür- lük alanında beklentileri fazlasıyla arttırmış- tır. Kadınların insan haklarının geliştirilmesi beklentisi artmış ve devrimle, mücadeleyle birlikte kadınların hangi noktaları sorunsal- laştırdığı konusunda belirginleşme yaşan- mıştır (Aknur, Karakır, 2015) . Kadınlar, küreselleşme ve internetin de yaygınlaşmasıyla birlikte 1990’lardan sonra daha etkin olmaya başlamışlardır. Mesleki hakları, inanç özgürlükleri, dini haklar ve aile içi haklar gibi alanlarda iler- leme kaydedilmiştir. Kadın mücadeleleri sonucunda dil ilimleri okumaları fikri kabul görmüş ve Arap dünyasında din ilimleri okuyan kadın sayısında artış olmuştur. Arap Baharı ise 2010 yılında Tunus’lu bir gencin kendini yakmasıyla başlamış, daha sonra Mısır, Libya, Yemen ve Tunus’ta da farklı şekillerde kendini göstermiştir. Arap Baharı’nın önemli temsilini oluşturanlar aynı zamanda kadınlar olmuştur. Mısır’da çoğu kadın evden bile çıkamazken, sokak- larda direniş göstermişlerdir. Geleneksel- lik ve tabulara karşı başkaldıran kadınlar, güçlü bir direnişte bulunmuşlardır. Ancak Arap Baharı süreciyle kadın haklarında ilerleme değil, aksine gerileme yaşanmıştır fakat tüm bunlara rağmen süreçte kadınla- rın rolü yok sayılmamalıdır. Otoriter rejim karşısında güçlü bir direniş gösterip yap- tıkları katılımla birlikte eşitlik, özgürlük gibi kavramların içinde yer alacaklarına inansa- lar da tüm bunlara rağmen rejim değişikliği sonrası kadınlar dışlanarak, otoriter liderin yönetiminde sahip oldukları hakları da kay- betmişlerdir. Tunus, Mısır ve Libya’da aşırı İslamcı partilerin seçim kazanmasıyla birlikte kadınların endişelerindeki haklılık payı da doğrulanmıştır. Libya’da İslamcıların muhalefetiyle karşı karşıya bırakılan Milli Geçiş Konseyi, kadınlara ayırmış olduğu %10’luk kotayı bı- rakmaya zorlanırken, Mısır’da 1979’dan beri yürürlükte olan seçimlerde kadın milletvekili adayları için ayrılan kota da kaldırılmıştır. Ye- men’de kadınların eğitim, sağlık hizmetlerine ulaşmasında bir kısıtlama söz konusu olmuş- tur. Tunus’ta ise kadınlar toplumdaki rollerinin tamamlayıcı mı yoksa eşit mi olduğu konu- sunda tartışmalara maruz kalmışlardır. Baskıcı politikaların yanında bir de bekaret testleri, tecavüz, kaçırılma gibi şiddetin çeşitli türlerine de maruz kalmışlardır. Bahsedilen ülkeler Arap Baharı’ndan en fazla etkilenen ülkeler olmakla birlikte, kadına karşı ayrımcılığın kaldırılmasına yönelik sözleşmeyi (CEDAW) imzalayan ülke- lerdir (Aknur ve Karakır, 2015) . Arap Baharı sürecinde kadın hakları ko- nusunda en ileri düzeyde olan ülke Tunus’tur, burada devletin rolü oldukça fazladır ancak buna rağmen İslamcı muhalefeti nedeniyle zaman zaman bazı kısıtlamalar getirilmiştir. 17 Aralık 2010’da işsiz bir gencin kendini yakma- sıyla birlikte, kadınlar da erkeklerle beraber özgürlük ve demokrasi, otoriter rejimin değiş- mesi gibi konularda isteklerini dile getirmiş- lerdir. Sosyal medyayı yoğunlukla kullanarak Yasemin Devrimi’nin gerçekleşmesine katkıda bulunmuşlardır. Aktivist Emel Bin Atiye, dev- rim sırasında cinsiyet ayrımı yoktu, kadın er- kek hep birlikte mücadele ediyorduk demiştir. Arap Baharı sürecinden en az olumsuz etkile- nen ülkelerden biri olmuştur (Aknur, Karakır, 2015) . Medyada kadının ve islamın da temsil- leri, problemlidir. Müslüman bireyin medyada temsili gerçekleştirilirken, islam vurgusu sıklık- la yapılmakta ve birey dinden ayrı olarak düşünülmemektedir. Fakat Batı toplumlarında yapılan haberlerde ya da Ortadoğu’da İsrail’le ilgili haberlerde hemen hemen hiç din vur- gusuna rastlanmamaktadır. Kadın temsili ise; genellikle ya şiddet gören kadınlar, ya güzellik- leriyle ön plana çıkmış kadınlar, ya da erkek- lere oranla daha basit haberlerle temsil edilen kadınlar olarak yapılmaktadır. Çerçeve içerisi- ne alınan fotoğraflarla kadınların maruz kaldığı şiddet çerçeve içine alınarak vurgulanmakta, meşrulaştırılmaktadır. Kadınlar, güzellikleriyle ön plana çı- karken erkeklerin bilgi ve zeka ile ön plana çıkarılması da tesadüf değildir. İktidar, bilginin üreticisidir ve bilgiyi kendi zihniyetine, -eril zihniyeteatfetmektedir. Kadın ise daha çok güzelliğiyle ve annelik gibi özellikleriyle temsil edilmektedir. Batı Medyasının yaptığı Müslüman kadın temsillerine bakılacak olursa; oryantalist eserlerde bile kadınlar fantezi unsuru olarak temsil edilmek- teydi. Haremden çıkmayan kadınlar, sokakta ve haremde erkeklerle resmedilmiştir. Günü- müzde ise temsilleri yapılırken, islam vurgusu, baş örtü vurgusu, güzellikleri ve temsilsizlikleri ile temsil edilmektedirler. Arap Baharı süreci ve sonrasında olan gelişmelere bakıldığında, kadınların hakları ve mevcut hakları için ciddi mücadele verdikleri görülmektedir. Fakat değişen rejimle birlikte verdikleri mücadeleler yok sayılarak, toplumda tekrar geri plana itilmişlerdir. Kadınların med- yada görsel temsillerine bakıldığında ise, kimi fotoğraflarda mücadeleci bir şekilde çerçe- ve içine alınmışken, kimi fotoğrafta ise yüzü gösterilmemiş, kadının temsilinin olmadığının fotoğrafı çerçevelenmiştir. Tüm bu çerçeveler, Batı’nın yarattığı oryantalist anlayış ve Doğu temsilleri ile şekillenmiştir. Sonuç olarak, Ortadoğu’da kadın mü- cadelesi olduğunun fakat rejimlerle ve hükü- metlerle bu mücadelenin önünün kesildiği, toplumda geri plana itildikleri ve değişen rejimlerin aynı zamanda islamiyete dair farklı yorumlarda bulunarak dini kendi istedikleri şekilde tanımladıkları ve Batı’nında bu resim- leri yaparken, olaylara kendi bakış açısıyla yaklaşarak, kamuoyunun arzularına göre şe- killendirdiği görülmektedir. Dolayısıyla kadın temsili, tüketim amaçlı tekrar tekrar üretilerek dolaşıma sokulmaktadır. KAYNAKLAR Aknur M., Karakır İ. A. (2015) Kadın’ın Siyasi Temsili : Bir Arap Baharı Yanılgısı Mı?, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi Aktaş M., (2012) Arap Baharı ve Kadın Hakla- rı, EKEV AKADEMİ DERGİSİ Bauman Z. (2013) Sosyolojik Düşünmek. İs- tanbul: Ayrıntı Yayınları Butler J., (2015) Savaş Tertipleri, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları Erdoğan M., (2011) Medyada Cinsiyete Dayalı Ayrımcılıkla Mücadelede Medya İzleme Grupları, Uzmanlık Tezi. Foucault M. , (2012) İktidarın Gözü. İstanbul: Ayrıntı Yayınları Gulbenkian Komisyonu (2009) Sosyal Bilimleri Açın, Sosyal Bilimlerin Yeniden Yapılandırılması Üzerine Rapor. (Çev. Şirin Tekeli) İstanbul: Metis Yayınları Mora N. , (2005) Kitle İletişim Araçlarında Ye- niden Üretilen Cinsiyetçilik ve Toplumda Yansıması, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi Said E. (2013) Şarkiyatçılık, Batı’nın Şark Anla- yışları İstanbul: Metis Yayınları Sontag S., (2009) Fotoğraf Üzerine, İstanbul: Agora Kitaplığı Uluç G. , (2009) Medya ve Oryantalizm. İstan- bul : Anahtar Yayınları Varol S.F. ,(2014) Medyada Yer Alan Temsille- rin Kimik Edinme Sürecindeki Rolü, Yeni Yüzyıl Üniversitesi, İletişim Fakültesi Rad- yo – Televizyon ve Sinema Bölümü A ARAP BAHARI SONRAS I ORTADOĞU KADINININ BAT I MEDYAS INDA TEMS İ L İ 22 MEDYALAB ARAL IK 2 02 0 2 3 MEDYALAB ARAL IK 202 0
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy Mzc2MDc5