MEDYALAB - 2. SAYI
Hazırlayan: İsümedya Öğrencisi İlayda Sıla Temuçin KADININ ADI VAR DOSYA TOPLUMSAL CİNS İYET Star TV’nin ana haber bültenini sunan TRT kökenli Şeyda Elçi’dir. Şeyda Elçi, Körfez Savaşı döneminde son dakika haberlerini ekrandan sunarak “Felaket Tellalı” lakabını almıştır- bir kadının bu lakabı alması da tartışılır- ancak 1991 senesinde de “En iyi haber sunucusu” ödülüne layık görülmüştür. Şeyda Elçi gibi Türk basınında son dönemde pek çok isim örnek gösterilebilir. Örneğin CNN Türk muhabiri Fulya Öztürk, Azerbaycan’a gerçekleştirilen saldırılar sırasında bölgeden yaptığı haberlerle göz doldurmuştur. Aynı şekilde Sabah Gazete- si’nde muhabir olarak görev alan Gül Kireklo, hayata dokunan insan hikayeleriyle Türk basınında kadının ayak seslerini hissettirmektedir. Star TV’nin muhabiri Dilşad Taşkın, sağlık haberlerinin nabzını tutarken; nice kadın muhabir sahada okurlara, izleyicilere başarılı biçimde haberleri yansıtmaktadır. REYTİNG UĞRUNA Bu kadar kadın gazetecinin görev yaptığı basın sektöründe kadınlarla ilgili cinsiyetçi haberlerin yer alması ayrı bir çelişki oluştur- maktadır. Üçüncü sayfa haberlerinde genellikle olayların kahramanlarının kadın olmasıyla birlikte, bunun ne kadar etik olduğu tartışma- lıdır. Günümüzde kadınlar çoğunlukla tüketimle anılmaktadır. Reklamlarda kadınlar kullanılmakta, gazetelerde güzel kadınların resimleri birinci sayfada yer almaktadır. Kadın olgusuna namus, cinayet haberlerinde rastlanabilmektedir. Reyting, tiraj konusu kadın üzerinden de yapılabilmektedir. DAHA ÇOK KADINA İHTİYAÇ VAR Türk toplumundaki ataerkil yapının değişim göstermeye başlaması, sektörde kadınların daha fazla yer almasıyla gerçekleşebilir. Önceleri ve halen toplumda birinci görevi eş ve anne olan kadın ne kadar medya sektöründe çalışan ve yönetici konumlara gelirse; bu cinsiyetçi algının yıkılması da o kadar kolay olur. Yani bu ataerkil yapının değişmesi için daha çok kadının medya sektörüne elinin değ- mesi, daha çok kadının medya sektöründe yönetici olması gerekmektedir. Türk basınının kadınlara daha fazla ihtiyacı vardır. Bu nedenle “Kadının adı yok” algısına yenilmeyip; “Kadının adı var” diyecek ve ayak seslerini daha fazla duyuracak kadın gazetecilere ihtiyaç vardır. AYŞEGÜL AYDOĞAN ATAKAN TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu Başkanı Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına şiddet ve medya Hemen her gün çeşitli nedenlerle, çoğunluğu eski kocası tarafın- dan öldürülen veya şiddet gören kadınların sayısı artıyor. Önceki gün katledilen kadının anlatıldığı haber metninde -hep tekrarlandığı üzere- aynen şöyle deniyordu: “Platonik aşık dehşet saçtı.” Ertesi gün ise TV’de 20’sinde katledilen Ceren’in katlinin birinci yılında, sevdiklerinin mezarı başındaki anmasını izledik. Ve yurdun pek çok yöresinde durmadan bir yenisi eklenen, bilgisi gelen – gelmeyen, haber olan - olmayan çok sayıda kadın cinayeti ve kadına yönelik şiddet olayı… Neredeyse günlük istatis- tik verilecek bir salgın haline gelen şiddet sarmalının içindeyiz. Resmi kaynaklar, özellikle pandemi sürecinde kadınların olum- suz etkilendiğini ve ev içi şiddette artış gözlendiğini doğruluyor. İçişleri Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre 2020 yılı kasım ayına kadar 234 kadın öldürüldü. Toplumsal cinsiyet eşitliğine giden yolda kat edilecek uzun yolla- rımız var. Bu yolda pek çok kuruma, kuruluşa düşen görevlerin yanında kendi içinde dönüşmesi gereken mecralardan biri de şüphesiz medya. Gelinen noktada anlayışın, kullanılan dilin değişmesinin ötesinde ciddi bir dönüşüme ihtiyaç olduğu açık. Haber dilindeki mitler ve dönüşüm için öneriler Bilindiği üzere medyanın kadına bakışı cinsiyetçi, dili de eril. Cin- siyetçiliği pekiştiren önemli araçların başında haber yazımında kullanılan dil geliyor. Medyada çalışan biz kadınlar eril dilin değişiminde sorumluluk sahibiyiz. Türkiye’de ardı arkası kesilmeyen kadın sorunlarını, kadına ve çocuğa şiddeti dile getirmek ve sorunların çözümü için daha fazla gün- demde tutma sorumluluğumuz var. Değişimin dilde başladığına inanıyoruz ve eril dile prim verilmeme- si adına elimizden geldiğince yaptığımız açıklamalarla ve çalışmalarımız- la bu konuda mesaj vermeye çalışıyoruz. Eril dilin ayrımcılığı ve şiddeti tetikleyeceğini, eril dil değişmedikçe bakış açısının da değişmeyeceğini biliyoruz. Eskiden günümüze kadar gelen klişeleşmiş ifadelerle bir anlam- da istemeden de olsa bu zihniyetin sürmesine aracılık eden haber dilin- den ve yaygın mitlerden vazgeçilmesi gerekiyor. “Platonik aşık dehşeti”, “kıskanç koca cinneti” vb gibi başlıklar, cinayete gerekçe sunulup suçun hafifletilmesine, kadın cinayetine “aşk” sözcüğü ile kılıf bulunmasına hiz- met ediyor. Şiddetin pornografisi yaratılmadan da haber yapılabilir TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu, kadın cinayeti haberlerinde sayfa tasarımından yazım diline kadar önemli sorunlar olduğunu sık sık yaptığı açıklamalarla hatırlatıyor. Kimi zaman haberde kocaman bir bıçak olan cinayet aletinin öne çıkarıldığını görüyoruz kimi zaman da katille- rin değil, öldürülen kadınların fotoğraflarının kullanımı yoluyla şiddetin pornografisinin üretildiğine şahit oluyoruz. Haberlerde katilin cinayet işleme konusundaki iştahını, potansiyel katillere yol gösterecek ve/veya özendirecek biçimde birebir aktarmak, katilin ruh haliyle empati kurmaya çalışmak en sık yapılan hatalardan biri. Zira aynı durum intihar haberleri için de geçerli. Sorunlu olan davranışı özendirebilecek her türlü detaydan kaçınmak gerekiyor çünkü bir sonraki olayda kopyalanma, tekrarlanma riskini içinde barındırıyor. Cinayet haberi yaparken verilen her bilginin kamu yararına olup olmadığı mutlaka düşünülmelidir. TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu ve faaliyetleri Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Kadın Komisyonu 8 Mart 2014’te kuruldu. Medyadaki cinsiyet eşitsizliği ile ilgili olarak toplantılar düzenle- yerek toplumsal farkındalığı artırmak için çalışmalarını sürdürüyor. Bilin- diği üzere medya, toplumsal cinsiyet rollerinin topluma yansıtılmasında en etkin araçlardan biri. Hatta “rol model” alınan bir mecra diyebiliriz. Kamuoyunda farkındalığı artıracak haberler hazırlayarak şiddetin yaygın- laşmasının önüne geçmek ve her fırsatta şiddetin suç olduğunu hatırlat- mak, tüm medya çalışanlarının önceliği olmalı. 26 MEDY LAB ARAL IK 2 02 0 2 7 MEDYALAB ARAL IK 202 0
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy Mzc2MDc5