MEDYALAB - 2. SAYI

DOSYA DOSYA DOSYA TOPLUMSAL CİNS İYET Bu amaçla TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu, geniş ka- tılımlı toplantılardan sonra ‘Kadın ve Medya Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi Haber Kılavuzu’nu hazırladı. Kılavuzda cinsiyetçi dile karşı neler yapılması gerektiği, kadına yönelik şiddet, cinsel saldırı, tecavüz ve magazin haberleri yaparken dikkat edilecekler detaylı örneklerle anlatılıyor. Bu örneklerde yapılan yanlışlar gösterilirken, kadın haberleri yaparken nelere dikkat edileceği hatırlatılıyor. Medya kuruluşları ve STK’lara gönderilen, TGC internet sitesinden de ulaşılabilen kılavuz, “Dünya cinsiyetçilikle nasıl mü- cadele ediyor?”, “Ulusal ve uluslararası sözleşmeler” ve “Alternatif Sözlük” gibi bölümlerden oluşuyor. TGC Kadın ve Medya Toplum- sal Cinsiyet Eşitlikçi Haber Kılavuzu’na ulaşmak için: https://www. tgc.org.tr/bildirgeler/cinsiyet-esitlikci-haber-kilavuzu.html Medya kuruluşları ve STK’lara gönderilen, TGC internet sitesinden de ulaşılabilen kılavuz, “Dünya cinsiyetçilikle nasıl mü- cadele ediyor?”, “Ulusal ve uluslararası sözleşmeler” ve “Alternatif Sözlük” gibi bölümlerden oluşuyor. TGC Kadın ve Medya Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi Haber Kılavuzu’na ulaşmak için: https://www.tgc.org.tr/bildirgeler/cinsi- yet-esitlikci-haber-kilavuzu.html Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Kadın Gazeteciler Komisyo- nu olarak geçen yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde de kadın gazetecilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekmek ve medyada kullanılan eril dilin değişmesi için farkındalık yaratmak amacıyla 13 kadın gazetecinin katılımıyla bir video hazırladık. Bu videoda seslendirilen mesajlarla medyada cinsiyetçi dilin değişmesi için çağrıda bulunduk. Kadına yönelik şiddetin azaltılması yolunda toplumsal cin- siyet eşitliğine duyarlı haberciliğin benimsenmesi ve gelişmesi için aşağıdaki maddelere dikkat edilmesini önemsiyoruz ve öneriyo- ruz. 1. Melodramdan, sansasyon ve pornografiden kaçınılmalı. Cinayetin ayrıntıları pornografik olarak resmedilerek şiddetin pornografisi üre- tilmemeli. Cinayet dramatize edilmemeli, öldürülen kadının bedeni ve suç aleti teşhir edilmemelidir. 2. Öldürülen kadının değil, katilin fotoğrafları kullanılmalı. Kadın ci- nayeti haberi fail ifadesine dayanarak yazılmamalı, ölen kadının failin iddialarını çürütemeyeceği unutulmamalıdır. 3. Haberi yapan kişi psikolog, yargıç, falcı veya öykü yazarı değil, ha- berci olduğunu unutmamalı. 4. Cinayetin sorumlusu olarak cinnet, kıskançlık, öfke, namus, plato- nik aşk, iflas, psikolojik sorun vb. gibi “cinayeti haklı gibi gösterecek, cinayeti meşrulaştırmaya çalışan ifadeler kesinlikle kullanılmamalı.” 5. Bu bahanelerin kadın cinayetlerinde meşrulaştırmanın yanı sıra haksız tahrik indirimi talebiyle mahkemede delil gösterilebildiği unu- tulmamalı. 6. Kadınların -varsa- cinayet öncesi koruma talepleri, maktulün -var- sa- karakol şikayetleri, hakkında verilmiş savcılık kararı, geçmişte şiddete maruz kalıp kalmadığı, gelenekler, destek olmayan aile vb. gibi etkenler mutlaka haberde yer almalı. 7. Fikri takip yapılmalı. Cinayet haberinin ardından failin yakalanma, yargılanma süreçleri de takip edilerek haberleştirilmeli. 8- “Çocuk gelin” yazılmamalı, çocuk yaşta bireylerin evlendirilmesinin suç olduğu haberde hatırlatılmalıdır. Cam tavan sendromu ve öğrenilmiş çaresizliğimiz… Basında istihdamın her geçen gün ve hızla azaldığı bir or- tamda doğal olarak çalışan kadın gazeteci sayısı da azalıyor. TÜİK verileri de bu durumu maalesef destekliyor. Çalışan personelin kadrolarına bakıldığında gazete ve dergilerde çalışanların yüzde 34,4’ünü kadınların oluşturduğu görülüyor. Sarı basın kartı sahibi kadın gazete ve dergi çalışanlarının oranı ise yüzde 21,8’de kalı- yor. Diğer sektörlerde olduğu gibi medyada da “cam tavan sendromu” diye adlandırılan görünmez nedenler, sıklıkla kadın- ların kariyer hedeflerine bariyer oluşturuyor. Kadın çalışanlar, “öğrenilmiş çaresizlik” de diyebileceğimiz sebepten ötürü -mevcut durumlarını korumaya çabalayarak- bir üst kademeye çıkmaya veya en üstü hedeflemeye çok uzaklar. Kadınlar üst yönetimde yok denecek kadar az Çalışan kadın gazeteci sayısı azalırken de kadın yöneticile- rin artması çok gerçekçi görünmemekle birlikte umudumu yitirmiş de değilim. 2012 TÜİK verilerine göre yönetici pozisyonundaki kadın çalışanların oranı yüzde 25,4. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı raporda da gazete ve televizyon- ların üst düzey yönetiminde kadınlar ya hiç yok ya da parmakla gösterilecek kadar az. Bu da sektörde kadınların ya haberin mut- fağında ya da vitrininde yer aldığının önemli bir göstergesi. Keza kadın köşe yazarı sayısı da artmış görünse de yine sayıca erkeklerin epey gerisinde kalıyor. Yönetim kadrolarında yazı işleri müdürü, yayın koordinatörü gibi pozisyonlarda da kadınlar yine yok denecek kadar az. Medyada ancak muhabir ve editör olarak kadınları erkek çalışanlarla eşit düzeyde görebiliyoruz. Ay- rıca kadınlar her ne görevde çalışıyorsa çalışsın erkeklere nazaran daha erken mesleği bırakıyor veya bırakmak zorunda kalıyor. En verimli dönemlerinde ve çok erken yaşta emekli statüsüne ya da inaktif bir çalışma düzenine geçtiklerini görüyoruz. Medya, kadına yönelik mesleki ayrımcılığın en yoğun yaşan- dığı alanlardan biri. Kadın gazeteciler hem sahada hem de çalıştığı kurumda pek çok sorun yaşıyor tıpkı diğer sektörlerde olduğu gibi. Özlük hakları açısından yine erkeklerin gerisinde kaldığı bir başka gerçek. Yine diğer sektörlere kıyasla nadiren yönetici ola- rak yükselebildiğiniz bir meslek. Kadın sorunlarını bile erkeklerin tartıştığı medyada kadın gazetecilerin daha fazla görünür olması yine bizim elimizde. Muhabirlik ve editörlük dışında köşe yazarlığı, yayın yönetmenliği veya diğer yönetici pozisyonlarında kadınların da söz sahibi olduğunu unutturmamak gerekiyor. Yine TGC, Türkiye Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirge- si’nde de “kadın ve haber dili” başlığı altında görüşlerini güncelle- yerek yayımladı. Geniş kitlelere ulaşma gücünü tartışmasız elinde bulunduran medyanın, doğru örnek olmak, farkındalık yaratmak ve uzlaşmak için lokomotif bir platform olacağına inanıyoruz. Medyada kadının yer alışı ve sorunlar Yapılan pek çok farklı araştırmaya göre kadınlar medyada en çok eğlence ve magazin haberlerinde; ikinci olarak da suç ve şiddet içerikli haberlerde kendilerine yer bulabiliyor. Tabii mağdu- riyet haberlerinde de teşhir edilen erkek değil kadın oluyor. Medyada kadınların temsili üzerine çalışma yapan akade- misyenlerin buluştuğu ortak payda, cinsiyetçi bakış açısının varlığı yönünde. Çalışmalarda kadının kitle iletişim araçlarında ya hiç yer almadığı, görmezden gelindiği ya da ataerkil rollerle ön plana çıkarıldığı vurgulanıyor. Kadınlar, şiddet gören, ihanete uğrayan, üretmeden tüketen bireyler olarak lanse edilirken, meslekleri ve başarılarıyla çok daha az yer almakta. Kadın medyada kimliği ile değil, sıklıkla mağduriyetiyle ön plana çıkarılıyor. Yine kadına yönelik etiketlemelerde “fettan – kötü kadın” eşleştirmeleri tercih ediliyor. Uygun görülen kalıbın dışına çıkan kadınlar ise “marjinal” adı altında ötekileştiriliyor. Yine kadın bedeni üzerinden reyting, ne yazık ki hala prim yapıyor. 28 MEDYALAB ARAL IK 2 02 0 2 9 MEDYALAB ARAL IK 202 0

RkJQdWJsaXNoZXIy Mzc2MDc5