MEDYALAB - 3. SAYI
3 6 37 37 36 fotoğraf ve genel hatlarıyla erkeklere hitap eden konu- lara öncelik tanınmıştır. Tüm bunların yanında ırkçı bir tutumu da sergileyen medya, siyahi kadınları tamamıyla görmezden gelmektedir. Temel problem, kadınların bağımsız bireyler olarak görülmemesi ve erkekle olan ilişkileri dışında temsilinin yansıtılmamasıdır (Çelenk, 2010: 231). Temsil, kadınlar için her zaman temel sorunlardan birini oluşturmuştur. Kadınlar bir yandan eşitlik için mücadele vermiş ve bir yan- dan da iktidarın yarattığı tanımlamalara karşı bir savaş içerisinde yer almıştır. Kadınların temsili medyada, kendi içler- inde çelişkiler yaşayıp, tutarlılık ve bütünlük göstermese bile belirli bir “gerçeklik rejimi” ile gerçekleşmektedir. M. Foucault’ya ait olan “gerçeklik rejimi” kavramı ile anlatılmak istenen, kadınların ataerkil rejimle konu olarak ele alın- ması ve bu zihniyetin, ister istemez bizlerin dün- yasını işgal ediyor olmasıdır (Alankuş, 2009). Medyayı oluşturan, bir kültürün parçası- na ait olan insanlar ve o kültürü yaşayan insan- lardır. Sektörde çalışanların hepsi kültürün birer parçasıdır. Dolayısıyla bahsedilen gerçeklik re- jimi de hegemonik ataerkil zihinsel durumunun bir ürünü veya onun yeniden üreticisidir. Batı toplumu, oryantalizm fikrini ortaya çıkaran toplumdur. Doğuyu anlamak ve tanı- mak için, bu doğrultuda bilimsel çalışmalar başlatmışlardır. Osmanlı dönemine bakıldığı zaman; harem yaşantısı, dönem kıyafetleri, döneme ait eşyalar “Doğu” konumunda olan Osmanlı için önemli bir kaynak teşkil etmektey- di. Batı, ressamlar yollayarak Osmanlı kültürü hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla resimler çizdirmiş, Osmanlı ise bu resimleri tekrarlamış, geçen zamanla birlikte tüm bunlar Osmanlı kültürünün bir parçası haline gelmiştir. Çağdaş fotoğraf ve oryantalist resimlerde değişimlere bakıldığında, Osmanlıya ait eserl- erde var olan gizem, harem, cinsellik unsurları tekrarlanmakta ve tüketime açık hale getiril- mektedir. Faslı bir sanatçı olan Lalla Essaydi’nin eserlerinde, Arap kadınlarının fotoğraflarının yanında Arapça ile yazılmış yazılar göze çarp- maktadır. Essaydi, bu yazılar ile Arap dünyas- ındaki kadınların suskun hayatlarına vurgu yaparak, eğitim aracılığıyla bu dünyanın değişe- bileceğinin mesajını vermeye çalışmaktadır. Kadınları kapalı mekanlarda çekerek, kamusal alanın erkeğe ait olduğunu ve özel alanın ise tamamen kadınlara atfedildiğini, toplumda ege- men yapıyı erkeklerin oluşturduğunu anlatma- ya çalışmaktadır. Daha farklı bir oryantalist yorum için Lalemand’in fotoğraflarına bakılabilir. Genel- likle bikinili ya da dövmeli kadınları fotoğrafları- na konu edinmiştir. Özetle; oryantalizmde kadın temsilinin iki şekilde gerçekleştiğini söyleyebil- iriz: ilk olarak gerçekliğe dair izler barındıran fotoğraflar, ikinci olarak da Batı kültürünün doğuya olan önyargısı ile oluşan oryantalist bir anlayışla gerçekleştiğidir. Doğu kültürüne ait salt kaynakların bulunmaması ve Batılı kaynak- ların tekrar tekrar üretilmesiyle, tüm bu kaynak- lar günümüze kadar gelmiştir. Araştırmacılar, doğuya hala bu kaynaklar aracılığıyla ulaşılıp, referansın buradan alındığını söylemektedirler (Özdal, 2013) . BBC televizyonuna bakıldığında, Müslümanların neredeyse hep olumsuz olar- ak gösterildiği görülmektedir. Müslümanlar çoğunlukla evinden kaçmış kızlar, hayat kadın- lığı yapan Müslüman kızlar ya da sıkıyönetim ilan eden Pakistan gibi haberlerle anılmaktadır- lar. Programa davet edilmiş olan Müslüman kadınlar bile, Müslümanlığı savundukları zam- an eleştiri alacakları için tıpkı “ötekiler” gibi Müslümanlığın kötü yanlarını dile getirir, böyle- likle Müslümanlıkla ilgili yapılan haberlerde, İslam’ın olumsuzluklarına değinilerek korkunç ve karanlık bir İslam temsili yapılır (Uluç, 2009: 339). Batı medyası, aşırıcılık görüntüleri sık sık sunarak, Müslümanları şeytanlaştırır ve dar bir bakış açısıyla problemlere bakar. Müslümanların bu temsillere müdahale etmemesi ve açıklama getirmemeleri nedeniyle, Müslümanlık kültürel bir yapı olarak iyice fanatikleştirilerek meşru olan hak ve talepleri köktendincilik olarak nitel- endirilmiştir. Batı medyasına göre, Müslüman- lık zayıf ve güçsüzdür, kazanamaz (Uluç, 2009: 357). Ortadoğu’da geçmişten günümüze süre- gelen ve hala katı şekilde uygulanan, kadınların toplumda var olmalarını engelleyen bir çok kanunun ve geleneğin, doğru bir kadın temsi- li için gözden geçirilmesi gerekmektedir. Tüm bunlar ancak eğitimle olabilir. Kadınların insan hakları ve çocuk hakları gibi konular hakkında dersler verilmeli, toplumda cinsiyet ayrımı yap- madan iki cinsiyetin de vurgulanması amaçlan- malıdır. Her ülke, kendi kültürünü koruma nok- tasında geleneksel değerlere önem vermekte olsa da zaman içinde gelişmelere ve eski değer- leri harmanlamaya yönelik gerçekliği göz ardı etmemek gerekmektedir (Aksoy, Gür, 2008: 58). Çeşitli dönemlerde medyadan alınmış haber fotoğraflarını tüm bu bilgiler ışığında in- celeyelim. 1. The NewYork Times : (New York Times, Youtube, Faida Hamdi, 17 Dec. 2015) fotoğraf Faida Hamdi, Tunus’ta hükümete çalışan bir kadınken sebze satıcılarını şikayet edip işinden olmalarına neden olmuş ve sebze satıcısı Muhammed Bou- zazi de bu olaya çok sinirlenmiş, kend- ini yakarak öldürmüştür. Bouzazi’nin bu tavrı ülkedeki olayları tetikleyerek Arap Baharı’nı komşu ülkelere yaymıştır. Faida Hamdi, ülkede olan olaylardan ve Bouzazi’nin ölümünden kendini sorum- lu tutarak, yaşananlar için pişmanlığını dile getirmektedir. Faida Hamdi, bir dö- nem ceza da almıştır. Ancak Avrupa’da bir ülkede yaşasaydı görevini yerine ge- tirdiği için ceza yemeyeceğini söyleme- kte, fakat tüm bunlara rağmen yine de pişmanlık duymamaktadır. Youtube’da Faida Hamdi ile bir röportaj yapılmıştır ve yapılan röpor- tajda, Hamdi’ye neden türban taktığı sorulmuştur. Bu soru esasında, Batı’nın Doğu’yu belirli imgelerle kodlandırmış olduğunun da ispatıdır. Doğu denildiği zaman İslamiyet, Müslümanlık gibi ol- gular haricinde bölge halkının temsilin- in yapılması oldukça zordur. Hamdi, Tunusluların fikrini çok çabuk değiştir- mediklerini ve bir dönem polislik yapark- en türbanı çıkardığını ancak görev son- rası tekrar taktığını belirtmekte, şakayla karışık saçlarının döküldüğünü ve bu yüzden de taktığını bunun da bir etken olduğunu dile getirmektedir. Görselde de Hamdi’nin türbanlı fotoğrafı dikkat çekmektedir. Tunus, kadın hakları konu- sunda Ortadoğu’da diğer ülkelere oranla daha gelişmiş bir ülke olmasına rağmen, temsil yine dini vurgular üzerinden gerçekleştirilmiştir. 2. The NewYork Times : (Moises Saman For The New York Times, May. 23) . Fotoğrafta, 23 Mayıs, ülkenin ilk demokratik seçimi yapılırken Mısır’lı kadınların Kahire’de seçim merkezinin önünde fotoğrafları çekilmiş ve bu şekil- de çerçevelenmiştir. Fotoğraftaki kadın- lara bakıldığında, ellerini birbirlerinin omuzlarına koymuş olmaları ve tedirgin olmaları dikkat çekmektedir. Gerçek bir temsilden ziyade Batı kamuoyuna hitap eden ve Batı’nın yarattığı gerçeklik algısı- na hitap ettiği görülmektedir. Kadınlar, tedirgin ve endişeli bir şekilde çerçeve içerisine alınmışlardır. 3. The Washington Post : (The Washington Post, Mervan Naamani/AFP/ Getty Images, 2012) Görselin bulunduğu haberde, Dünya Ekonomik Zirvesinde kadın erkek eşitliğinden bahsedilmekte, Amerika’nın sonunda kadın-erkek eşitliğine yak- laştığını, Avrupa’da ise Fransa’nın kadın erkek eşitliği konusunda problemleri old- uğu ve bu yüzden şaşırttığı anlatılmak- tadır. Ortadoğu’da ise yaklaşık 2 yıllık protesto sonucunda bir sosyal değişiklik olup olmadığı sorusu ortaya çıkmıştır. WEF’in 3 yıl önceki verilerinden bah- sedilmiş ve ülkelerin cinsiyet eşitliği konusundaki durumları ele alınmıştır. Sıkça tekrar edilen sorular, Arap Baharı kadınları pozitif etkiledi mi, demokra- tikleşme kadını motive ediyor mu, hak- larını almasına yardım ediyor mu, soru- larıdır. Görselde temsiller yine baş örtüsü ile gerçekleştirilmiş olup, aynı zamanda eşitlik konusunda da mücadele verdikler- ini ve seslerini duyurmaya çalıştıklarını yansıtmaktadır. Kadınlar, geleneksel- lik ile temsil edilmiş olsa da dışarıda ve mücadele halinde bir duruş serg- ilemişlerdir, görsel de bu şekilde temsili gerçekleştirmiştir. 4. The Wall Street Journal : Bu fotoğrafın haberinde anlatılan, 2003’te Nobel Ödülü’nü kazanmış olan Şirin Ebadi’nin anlattıklarıdır. “Bitmemiş Yenilik” kitabı ile küresel kadınların hak savaşında İran’daki olayları anlatmıştır. Ebadi, Arap baharına inanmamakla birlikte, sadece diktatörlerin tahttan düşürülmesiyle olacak bir şey olmadığını söylemektedir. “Kadınların neredeyse bir ülke nüfusundan fazla olmasından dolayı kadınların haklarının yükselmesi zorun- ludur”, demektedir. Kadınların Tunus’ta- ki güçlü konumundan bahsetmektedir. Aynı zamanda Mısır’ın 1979’daki İran’a dönmeye çalıştığını söylemiştir. Yeni- likten önce kadınların haklarının daha fazla olduğunu, şimdi hiç olmadığını söylemiştir. Özetle; İran’da İslam’ın farklı yorumlandığını ve kadınların ezildiğini, erkekler tarafından iktidar yaratıldığını ve bu iktidarın onlar tarafından şekillen- diğini söylemektedir. Görselde, farklı yaş gruplarından kadınların bir araya gelerek mücadele verdiklerinin temsili yapılmıştır. Ge- leneksel yapı yine korunmuş, dini imge- lere yer verilmiş ve “öteki”nin farklılıklar üzerinden var olan temsili yansıtılmıştır. Tüm bunlarla birlikte kadınların evden bile çıkamadığı Ortadoğu toplumların- da meydanlara dökülerek mücadele verdiklerinin, tabuları bir noktada yık- tıkları da çerçeve içerisine alınmıştır. Olabildiğince renkli görünen ve renkli giysilerle çerçevelenen kadınlar, mü- cadele içerisinde ve umutlu bakışlarla resmedilmişlerdir. 5. CNN : (CNN, Sarah Elliott) . Çerçevelenen fotoğraf, Amerikalı fotoğrafçı Sarah Elliott’a aittir. Arap ay- aklanmalarıyla birlikte Libya’da kadın- ların mücadelesinden etkilenmiş ve on- ları çerçeve içine almıştır. Çerçeve içine bakıldığında, kadının aslında bir kafesin içine hapsolmuş old- uğu, binalar arasında sıkıştırılmış gibi yaşadığını anlatmaktadır. Baş örtüsü ile “Müslüman kadın” temsili yine yapılmak- ta, bunun yanında kadının yüzü görün- memekte, yani paradoksal bir durum olarak temsilsizliğin temsili yapılmak- tadır.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy Mzc2MDc5