MEDYALAB - 4. SAYI

37 36 Me dy aL ab Şub a t 2 0 2 1 36 Me dy aL ab Şub a t 2 0 2 1 37 Sonrasında filmde Lac- ie Pound pelikan koyu olarak adlandırdıkları bir yaşam tarzı topluğuna ait insanların yararla- nabildiği evler üzerine kardeşiyle konuşur. Burada da bu evlerden 4.5 ve üzeri prestijli, kalifiye- li insanların yararlanabildiğini görüyoruz. Dolayısıyla tüketim bir prestij bir sınıf göstergesi olarak görülmektedir. (11.15-11.38) İl- erleyen dakikalarda Lacie Pound kardeşiyle tartışırken kardeşi derecelendirme meselesine atıfta bulunarak mutlu numarası yapan insanların varlığından söz etmek- tedir. Burada da aslında filmdeki insanların sahip oldukları ürünleri bir mutluluk göstergesi olarak kul- landığını anlıyoruz. (24.25-24.35) Bu bilgiler ışığında ilgili diziden hareketle şu sonuca ulaşabiliriz: “Kitle kültürünün tüketicisi olmak, içinde yaşanan toplumla ilgili yanılsa- malar yaratıp sorgulanan temel prob- lemlerin nitelik değiştirmesine ve nite- liksizleştirilmesine neden olur.” (Serttaş, 2015). Tüketim ve Statü İlişkisi Lacie Pound kiralık ve bak- tığı sırada emlakçı evi kiralaya- bilmesi için %20’lik indirimden kimlerin yararlanacağını belirtir. Buna göre bu indirimden 5 üze- rinden 4.5 ve üstü puana sahip kişiler yararlanabilmektedir. Bu- rada statünün tüketim faaliyetler- ini belirleyen bir faktör olduğunu görmekteyiz. Ayrıca bakmış old- uğu ev modeli için de bu geçer- lidir. Bu zihniyeti arkasında “en iyi ve en kaliteli ürünler yüksek statülü insanlara hastır” mantığı yer almaktadır. (9.45-10.20) Dolayısıyla sınıfsal ayrıma ve statüye bağlı olarak gelişen bir tüketim dünyasından bahsedebil- iriz. (12.50-13.25) İlerleyen dakikalarda Lac- ie Pound eve döner ve yüksek puanlı çocukluk arkadaşı Naomi Jayne Blestow’ın paylaşımda bu- lunduğu zeytin ezmesi ile ilgili tar- ifini uygulamaya çalışır. Bu sahne de Lacie Pound’un gözünden yük- sek statülü insanların kullandığını kullanmak kendisini de statülü bir konuma eriştirecekmiş mantığını barındırır. Aslında hiç yemeyeceği bir şeyi sırf yüksek statüde insan- lar tüketiyor diye kendisi de tüket- meye çalışıyor. Burada da tüket- imin bir statü göstergesi olduğuna tanıklık ediyoruz. (16.35-17.03) Sonrasında yüksek puan- lı çocukluk arkadaşı Naomi arar ve onunla konuştuğu dakikal- arda Naomi yüzüğünü göster- ir. Lacie’den nedimesi olmasını black mirror ister. Bu esnada Lacie Naomi ‘ye çevresinin yüksek puanlı kişil- erden oluştuğunu ve emin olup olmadığını sorar. Ayrıca konuşma esnasında Naomi davetlilerin 4.7 üzeri yüksek statülü kişilerden oluştuğunu belirterek statülerin öneminin altını çizmiştir. (17.25- 20.40) Lacie Naomi havaalanına bilet almak ve düğüne gitmek için gider. Gişe görevlisi bunun üzer- ine uçuşun iptal olduğunu söyler. Ancak bir sonraki uçuşta boş bir koltuğun olduğunu fakat 4.2 ve üzeri olan seçkin kişilerin satın alabileceği ve onların kullanımına açık olan bir koltuk türü olduğunu belirtir. Burada da gördüğümüz gibi belli hizmetleri ve ürünleri ancak belli bir statüye veya yük- sek bir statüye sahip kişiler kul- lanır algısı mevcuttur. Günümüzde de örneğin uçak koltuklarında ekonomik sınıf koltuklar ve V.I.P sınıf koltuklar olarak ayrılmış ol- ması buna benzerdir. V.I.P sınıf koltuklar yüksek statülü kişiler tarafından kullanılır algısı hakim- dir. (28.05-29.20) Aynı şekilde ardından ara- ba kiralamak zorunda kaldığında ise puanının düşüklüğünden kay- naklı kiralayabileceği araba çok eski bir model arabayla sınırlıdır. Burada da aslında doğrudan her- kes tarafından görülen puansal statünün tüketim üzerindeki et- kisine şahitlik ediyoruz. (30:45- 31.00) Diğer bir karede ise cezalandırıldığı için puanı düşen ve yollara düşen Lacie otostop çekerken puanı düşük olduğu için insanlar araçlarına almak is- temez, bu sahnede de insanların statülere verdiği önemi görmek- teyiz. (37:00-37:15) Ardından onu aracına alan Susan adında yaşlı ve düşük puanlı bir kadınla seyahat eder. Bu sırada Susan’ın eşinin kanser olduğunu ve 4.4 gereken bir has- tanenin yatağına 4.3 olduğu için yatamadığını ve bu yüzden teda- vi göremediğini ve öldüğünü be- lirtmesi tam olarak ‘’Karl Marx’ın Çürüme Çağı’’na örnektir. Çünkü burada puan yüksekliği en büyük hayati değer olan cana ter- cih edilmiş ve insan hayatı hiçe sayılmıştır. (40.00-43.25) Aynı şekilde rakamlar uğruna puan- larını artırmak için girişilen çaba- da ilişkilerin, sevginin, arkadaşlık ve dostluk gibi gerçek değerlerin yitirilmesi de buna örnek olabil- ir. (46.00-47.45) Düğün evine 3.8’den düşüklerin girememesi de statüleri ve sınıfsal ayrımı vurgu- layan bir durumdur.(49.37) Düğün alanına girmeyi başaran Lacie 1.1 puanda olduğu için Naomi eşin- den ondan kurtulmasını ister. Bu- rada da statüsünü korumak iste- diği için çocukluk arkadaşımı puan düşüklüğü sebebiyle hiçe saymış ve statüsüne tercih etmiştir. Lacie hapse düştüğünde ise artık onun için ne statülerin ne de değerlendi- rilme çemberinin sınırı kalmıştır. Puanlandırılmanın bir öneminin kalmadığı ve sahte davranışlar ser- gileyip diğerlerinden yüksek puan- lar toplayıp statüsünü yükseltme kaygısının olmadığı bir ortama düştüğü içi artık özgürce iste- diğini söyleyebilmektedir. Hapse düştüğü yerin karşısında bir baş- ka siyahi takım elbiseli mahkûm vardır. Karşılıklı olarak birbirlerini özgürce eleştirmektedirler. Çünkü artık ne sınıfların, statülerin ne de puanlandırmanın bir önemi kalmıştır. (59.00-1.01.00) Sonuç olarak filmde tüke- tim bir statü göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Statüsü yükseklerin girebildiği işler, me- kanlar, kullanabildiği evler, uçak biletleri, arabalar ve daha çoğalt- abileceğimiz hayatın tüm alanını kapsayan bir durum haline gelmiştir. Bunun yanında sosy- al medya fotoğrafları da statüleri ortaya koyan bir durum olar- ak karşımıza çıkmaktadır. Kul- lanılan ürünler, yenilen yiye- cekler ve yapılan aktivitelerin fotoğraflarının paylaşılması in- sanların statülerini kanıtlama ça- balarında olduklarını göstermek- tedir. Bu bağlamda statüleri düşük olanlar statüsü yüksek olanların kullandıklarını kullanmaya çalış- makta yüksek olanlarda statülerini black mırror Küreselleşen dünyada bir şeyler yolunda gitmiyor Bunun en güzel örneğini filmde de teknolojik gelişmeler- in insan ilişkilerine ve toplum kültürüne verdiği tahribat üze- rinde görüyoruz. Statü tüketimi şu şekilde tanımlanabilir: Kişil- erin statü sembolü olan ürünleri çevrelerindeki kişilere statülerini göstermek amacı ile satın alma- larına neden olan motivasyonel bir süreç. Filmdeki gibi bir düzende böyle bir eğilimin varlığını gözlem- liyoruz. Ayrıca gösterişçi tüketim odaklı bir yaşam tarzının varlığı da söz konusudur. Bazı ürün ve markalara sahip olmak veya onları kullanmanın yarattığı ruh hali statü sembolü olarak algılanabilmekte- dir. Çünkü bazı ürün ve markaları satın alabilme, başarı veya gücün en önemli göstergelerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Tüketiciler bir ihtiyacın or- taya çıkmasıyla iki tür yarar arayışı içerisine girerler. Bunlardan ilki somut fayda sağlayan yararlar, ikincisi ise hedonik yararlardır. Faydacı yararlar ürünün somut ve işlevsel yönünü içerirken, hedonik yararlar duygusal, fiziksel zevkler, düşler ve estetik özellikleri içeri. Bu bilgiler ışığında dizideki tüke- tim ihtiyaçlarının daha çok he- donik yararlar doğrultusunda gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Yaratıcı Yıkım Kapitalizm, doğası gereği bir ekonomik değişim biçimi ya da yöntemidir. Asla, ama asla du- rağan olamaz. Yaratıcı Yıkım süreci kapitalizmin asli olgusudur.” Peki nedir bu yaratıcı yıkım? “Yaratıcı Yıkım” tanımı Joseph Schumpet- er’in1950’li yollarda ortaya attığı, ekonomik inovasyon anlamları taşıyan Marksist literatürden es- inlenerek bulduğu bir konsep- ti ifade eder. Başka bir ifadeyle, sürekli olarak eskiyi imha ederk- en yeniyi yaratan, endüstriyel bir mutasyon sürecidir. Dizi başından sonuna kadar bu kavramın izler- ini taşımaktadır. Eski geleneksel pek çok ürünün ortadan kalktığını ve teknolojiyle de beraber insan- ların günlük ev yaşantılarından iş yaşantılarına kadar teknolojiyle dijital ekranlarla, bilgisayarlarla, telefonlarla hologramlarla dizayn

RkJQdWJsaXNoZXIy Mzc2MDc5