MEDYALAB - 4. SAYI

43 42 Me dy aL ab Şub a t 2 0 2 1 42 Me dy aL ab Şub a t 2 0 2 1 43 Güzellik, post-truthmudur? İnsanlar, her ne kadar birbirl- erini bombalayan uçaklar yapsa da, her ne kadar gökdelenler inşa etse de, bedenlerine her türlü müdaha- leyi tıbbın yardımıyla gerçekleştire- bilse de en nihayetinde üzerine kıyafet dikebilen ilkel canlılardır. Çünkü her ne kadar bina inşa ede- cek kadar gelişmiş bir beyne sahip olsa da etrafındaki çember gittikçe daralan bir memelinin vereceği tep- kileri vermektedir. Binaları inşa eden üst beyinleriyle sürüngen beyin- leri arasındaki sıkışmışlık, Freud’un kullandığı tabir kullanılacak olursa “uygarlığın huzursuzluğu” olarak adlandırılabilir. İnsanlar hala daha eşeyli üreyen canlılardır ve hala cinsel seçilim baskısı altındadırlar. Ve güzellik denen şey, uygarlığın icat ettiği sözlüklerdeki süslü an- latımlarından ziyade, cinsel seçilim olarak adlandırılmalıdır. İcat edilen güzelliğin tek amacı beğenilmek- tir, beğenilmenin sonu başarılı bir eşleşmedir, başarılı bir eşleşme ise türün devamıdır. Yani güzellik algısı dönem ne olursa olsun türün de- vamının anahtarıdır, bir anahtarın açtığı kilit hep aynı kilitse anahtar ve kilit arasındaki uyum devam edi- yor demektir. Buradaki kilit türün devamı yani eşleşmedir. Türün de- vamı (her ne kadar üreme amacı dışında sadece stres azaltmak için cinsel aktivite gerçekleştiriliyor olsa bile sonucu üremedir) yani kilit değişmiyorsa, anahtar da değişm- iyor demektir. Örneğin akrep altın orana uygunken insanlar açısından bir çekicilik göstermemektedir. Aynı akrebin çeşitli iklimlerdeki dış gövde çeşitliliği her seferinde o iklime özgüdür ve o iklim için çekicidir. Buradan yola çıkarak bir metafor oluşturulursa insanın ikliminin bu- lunduğu yüzyıl olduğu söylenebil- ir. Bulunduğu yüzyılda kan banyo- su yapmanın onu güzelleştirdiğine de inanabilir, yüzüne botoks en- jekte etmenin onu güzelleştirdiğine de… Güzellik hep tartışılmış bir konu olmuştur. Ve tartışıldığı her dönemde dönemin güzel- lik algısının ölçütlerine göre tartışılmıştır. Misal, Orta ÇağAvru- pası’nda yaşayan bir kadın, belin- in olabildiğince ince olması için elinden gelen her çabayı göster- miştir. Hatta iç organlarını riske atmak pahasına ölümcül korsel- er de kullanmıştır. Her ne kadar günümüzde kadınlar bu kadar dar korseler kullanmasalar da bellerin- in olabildiğince ince ve kıvrımlı ol- ması için her türlü karışımı, yoğun egzersizi ve detoks ürününü den- emektedir. Peki, bu bel inceliğinin cinsel seçilimle alakası ne olabilir? Bakırcı (2015)’nın aktardığı bir yazıya göre Auistin’deki Tex- as Üniversitesi’nde bir psikolog grubu tarafından gerçekleştirilen araştırmada, erkeklerin kadın- ların bel kıvrımlarına yönelik ter- cihlerine bir açıklama getirmek- tedir. Yani günümüzdeki güzellik standartlarının oluşumuna yöne- lik evrimsel kökenlere ışık tut- maktadır. Bu araştırmacı grubu, erkeklerin en çok tercih ettikleri omurga kıvrımını incelemişler- dir. Bu grubun elde ettiği araştır- ma sonucuna göre erkekler sırt kısmından kalçaya doğru olmak üzere 45.5 derecelik açıyı be- bekleri daha iyi taşıma ve birden çok çocuk taşıyabilme kapasitesi- yle ilişkilendirmektedir. Araştır- manın yazarlarından biri olan Dr. David Buss’un aktarımına göre bu çalışma ile insan morfolojisi ile seks arasındaki uyumu gösterme- ktedir. Bu çalışmadaki morfolojik özellik bel eğimidir. Bel eğimi, bir çekicilik standardı olarak evrim- leşmiştir. Bu çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre çeki- cilik standartları ana akım medya her ne kadar farklı olarak sunsa da POST-TRUTH Deren Su İşman güzelliğin tutarlı bir evrimsel süre- ci bulunmaktadır. Çalışmanın ilk aşamasında dişilerin sırtlarındaki gerçek açığı ve eğimi inceleyen ve bu husustan önemli bir nok- ta olan omurga desteği incelen- miştir. Araştırmada yer alan yüz erkek denekten sağlıklı bel eğikliği sınırlarında bulunan kadınların fotoğraflarını çekicilik açısından değerlendirilmesi istenmiştir. Araştırmaya katılan erkeklerin büyükbir çoğunluğunun45derece açıya sahip bel oyuntusunu çekici bulduğu görülmüştür. Dr Lewis bu durumu “bu derecedeki omur- ga yapısı gebelerin ağırlıklarını kalçalarında dengeleyebilmesini sağlamaktadır, böylelikle bu dere- cedeki bel oyuntusuna sahip dişiler gebeyken toplayıcılık yap- makta daha uyumlu olabilecek ve toplayıcılık gibi işlerle uğraş- ma sırasında omurga hasarı alma ihtimallerinde düşüş yaşanacak- tır, bu sayede erkekler de yavru- larını daha dengede taşıyabilecek ve birden çok kez çocuk yapma kapasitesine sahip kadınlarla çift- leşeceklerdir” şeklinde açıklamak- tadır (akt. Bakırcı, 2015). Yine Bakırcı (2015)’nın aynı yazı içinde aktardığı ikin- ci araştırma, erkeklerin bu açıya sahip kadınları seçme sebe- binin kalçaların görünüşüne ver- diği etkiden mi yoksa omurga açısının görünümünden mi kay- naklandığını araştırmaya yönelik olmuştur. Bu ikinci araştırma- da 200 erkek deneğe, değişik kalça büyüklüklerinde ve omur- ga desteğinde kadın fotoğrafları gösterilmiş. Erkeklerin büyük bir kısmıysa kalça büyüklüğünden bağımsız bir seçimde bulunmuş- tur. Bu araştırmanın yazarlarından birisi olanEricRussell (akt.Bakırcı, 2015), bu durumu “erkeklerin P O S T - T R U T H İstinye Üniversitesi Öğrencisi kalça büyüklüğünden daha ziyade omurga açısı yönünde tercih yaptığı” şeklinde açıklamaktadır. Ayrıca Lewis, bu durumla ilgili şunları (akt. Bakırcı, 2015) söylemektedir; Evrimsel baskılar ve çekici- lik standartlarımız da dâhil olmak üzere modern insanların psikolojisi arasındaki bu tam uyum, evrimsel yaklaşımın ne kadar faydalı olduğunu bize göstermektedir. Evrimsel analiz, sadece doğa bilimlerinde değil, so- syal bilimlerde de bilgi dağarcığımızı genişletmemizi sağlayabilmektedir. Kadınlara eski çağlarda korse giydiren de, yirmi birinci yüzyılda daha “insancıl” korseler giydiren ve fitness salonlarında saatlerini geçirmesini, tadını beğenmediği karışımlara içmesini söyleyen kay- nak aynıdır; başarılı üreme güdüsü. Yani evet dersek, güzellikpost-truth- tur çünkü anahtarlığı yani giydiği kıyafet değişmiştir, hayır post-truth değildir, her ne kadar anahtarlık değişse de anahtar değişmemiştir, olayın arka planında tutarlı bir evrim mekanizması yatmaktadır. Evrim, bir canlının başarısını üreme, yani genlerini bir sonraki nesle aktarabilme performansıyla ölçer. Misal ölümlülük geni -eğer varsa- her ne kadar kötü sonuçları olan bir gen de olsa evrimsel açıdan başarılıdır çünkü populasyon içer- isinde nesli tükenmemiştir, hat- ta populasyonun tamamında görülmektedir, belki de bu yazıyı yazan kişi ölümlü olduğu için ölümsüz bir insanın ölümlülüğüne şahit olamayacaktır. Evrimsel içgüdülerin güzel- lik seçimlerindeki baskı mekaniz- masından söz ederken sadece kadın- ların fiziksel görünüşleri üzerinden durumu değerlendirmek de bir çeşit cinsiyetçilik olacağından yazının kal- an kısmında erkeklerin de üzerinde bulunan tercih edilme baskısından ve bu baskının günümüzde vücut bulduğu bir estetik uygulamadan söz etmek yararlı olacaktır. Evrimsel perspektiften değerlendirildiğinde erkeklerin üreme konusunda tercih edilmeleri için birçok parametre geçerlidir. Örneğin yeterli kaynaklara sahip olabilmek bunlardan birisidir. Eğer dişi dünyaya getireceği yavrunun, yani kendi genetik mirasından bir parça taşıyan canlı varlığın ilerde ko- runacağından eminse bu karşısında- ki erkek konusunda olumlu bir tercih yapar. Uzun boylu erkekler, homo sapiens üzerine henüz kıyafet dik- meden önce çok çok daha avan- tajlı bir konumdadır çünkü uzun bacaklarıyla daha kısa sürede daha fazla yol kat edebilirler ya da başka bir canlı karşısında daha savunucu davranabilirler. Bacaklarının ver- diği kuvvetle daha fazla kaynak elde edebilirler. Bu yüzden uzun boy ve kas kuvveti, dişilere dolaylı yoldan bir kaynaklara erişim sinyali olduğundan günümüzde bir erkek uzun boylu ve kaslı olmayı isteye- bilir. Tıpkı kadınların bedenlerini değiştirme üzerindeki kendilerine baskıcı tutumları olduğu gibi son dönemlerde erkekler üzerinde de özellikle sosyal medya yoluyla bu şekilde bir baskı oluştuğunu gözlenmektedir. Bu konuda be- timsel bir çalışma bulunup bu- lunmamasından ziyade bu yorum kendi yorumumdur. Kaynaklara sahip olma baskısı erkekler üzer- inde beden üzerinden kurulmasa da işe girme, iş bulma, girişimci olma, çalışkan olma, ev-araba sa- hibi olma gibi şeyler üzerinden yeniden kurulmaktadır. Günümüz avantajlı ev kredilerinin altında yatan sinyalin kaynağa sahip olma arzusu olduğu bir gerçektir. İn- san erkeği sosyalleşmesinde para konusunun bu kadar fazla yer tutmasının, para kazanmanın yol- larının keşfedilmeye çalışılmasının, ev-araba alma gibi durumların onaylanır olmasının sebebi kay- nağa sahip erkek olma isteği ola- bilir. Yani mağarasına süslü deniz kabuğu getiren erkek, şimdilerde modern mağarasına ziynet eşyası götürmektedir ve bu durum şahsi kanaatimce kökendeştir. Son yıllarda özellikle erkekler arasında popüler olan bir estetik türü vardır: Jawline. Jaw- line dolgusu olarak adlandırılan işlem her erkekler hem kadın- lar arasında tercih edilmektedir. Erkekler arasındaki bu dolgunun istenir olma sebebi, tıpkı kadın- lardaki bel oyuntusunun verdiği sinyal gibidir. Çene kemiklerinin belirgin olması yüksek testoster- on demektir, yüksek testoster- on getirileri rekabettir, rekabetin getirisi ise kaynaktır. Ayrıca yük- sek testosteron yüksek fiziksel güç ve zindelik demektir, yüksek testosterona sahip ama sağlıklı insanın bağışıklık sistemi kuv- vetli demektir çünkü testosteron esasen bağışıklığı baskılayan bir post-truth hormondur. Yani mağara genler- imize dönersek, yüz hatları sert erkeği seçmek gibi bir hamlenin sonucu şu anda “jawline dolgusu” yaptırıp yaptırmadığı belli olan erkeği seçmeye kadar varmıştır ama mantık aynıdır: geleceğe ak- tarılacak genlerin sağlamlığı... Cinsiyetçi davranmamak koşulu her ne kadar bu yazı içer- isinde ana prensip olsa da, ken- disi değişmeyen anahtarımızın takıldığı anahtarlığa dair verilecek örnekler nedendir bilinmez kadın- lar üzerine daha fazladır. Belki bu değişen anahtarlıkların tek cin- siyet üzerinde bina edilmesi bir post-truthtur, buna dair betimsel bir çalışma yapmak faydalı olabilir. Geçmişte erkeklerin kadınlardan daha zeki olduğunu düşünen ve yanlı gözlem içeren çalışmalarda olduğu gibi yanlı gözlem ihtima- li -her ne kadar sıfıra indirilmesi mümkün olmasa da- mümkün olabilecek en az seviyeye getirilip değişen güzellik algısının kadınlar üzerine daha mı çok baskı yaptığı konusunda bir çalışma bu açıdan faydalı olabilir. Bir diğer hem post-truth olan hem de post-truth olmayan örnek cilt sağlığıdır. Cildin sağlıklı olmasından kasıt, sivilcesiz, siyah noktasız, dengeli bir görünüm- de (fazla yağlı-kuru olmaması) ve kırışık olmamasıdır. Cilt, insanın üzerindeki en büyük kıyafettir. Her ne kadar pandemi sebebiyle maskeyle kapatılsa da bir insana bakıldığında saklanamayan ilk yer yüzüdür. Sözsüz iletişimin ele- manlarından birisi de yüzdür. İn- sanların yüz ifadelerinden birçok şey çıkarılabilir. En hızlı çıkarıla- bilecek sonuç ise yaşıdır. Yaş, üreme sağlığı ve üreme potansi- yeli için çok önemli bir parametre- dir. Bilindiği üzere yaşla beraber üreme sağlığı da azalmaktadır. Her seçilim ürününe müdahale eden insanoğlu, yaşı ele veren ipuçları- na da müdahale etmiştir. Antik çağda çeşitli iksirler hazırlamıştır, el yapımı kremler sürmüştür, yirmi birinci yüzyılda ise botoks enjekte ettirmektedir. Cilde müdahale endüstri- si sadece gençliğine değil, cildin rengine ve sağlığına da müda- hale etmektedir. Güzelliğin post- truth olan kısmı, “beyaz” cildin güzelliğine güzellemeler yapark- en post-truth olmayan ayağı ise sağlığına vurgu yapmaktadır. P O S T - T R U T H

RkJQdWJsaXNoZXIy Mzc2MDc5