MEDYALAB - 5. SAYI
Doç. Dr. Aybike Serttaş & Dorukan Çelik T Ü R K S İ N E M A S I T Ü R K S İ N E M A S I Me dy aL ab Ma r t 2 0 21 10 Me dy aL ab Ma r t 2 0 2 1 1 1 IGITAL MAGAZINE TITLE YOUR DIGITAL MAGAZINE TITLE Türk Sinemasında Aile Kurumunun Temsili A ile, tarih boyunca Türk toplu- lukları için önemli bir konum- da yer almış ve Türk ailesi çeşitli dönüşümlerle bugüne gelmiştir. Cumhuriyetin ilanı Türk ailesinin modern aile yapısı kazanması hususun- da önemli bir dönüm noktası olmuştur. Toplumun modernleşmesi adına atılan adımlar zaman içerisinde hedef kitlede karşılık bulmuş ve yeni bir aile yapısı- na yönelme gözlenmiştir. Söz konusu değişim, elbet- te her sosyal yapı gibi aile için de devam etmektedir. Sosyal bir kurum olan aile, Türk sinemasında çeşit- li nitelikleriyle temsil edilmektedir. Sinema filmlerin- de Türk ailesinin nasıl temsil edildiği önemlidir çünkü sinema, kitlelere hitap eden bir medyum olarak; tem- sil edilen –kişi, canlı, topluluk, ideoloji, tür, vb. ( tem- sil edilenlerin açılımı genişletilebilir)- hakkında kanaat üretimi, tutum ve davranış geliştirilmesi noktasında önemli bir aktördür. Aile kurumu tarih boyunca çeşitli evrelerden geçerek varlığını sürdürmüştür. Pek çok düşünür aile kavramını farklı disiplinler çerçevesinde inceleye- rek ona çeşitli tanımlar getirmiştir. Böylece aile ka- vramının evrensel bir olgu olduğu konusunda genel bir kanı oluşmuştur. Bu kavram, toplumsal yapının çekirdeğini oluşturan sosyal bir kurum olarak değer- lendirilmektedir. Toplum ve ailenin oluşum, gelişim, değişim ve dönüşüm açısından birbirleri üzerinde etkili olmaları, bu iki oluşumun ayrı ayrı ele alınamaya cağını göstermektedir. Ontolojik olarak bakıldığında toplum aileyi içerisinde barındırmakta, aile toplumun bir parçası konumunda bulunmaktadır. Aile farklı biçimlerde ortaya çıkabilen bir nite- liğe sahiptir. Tarih boyunca dünyada yaşanan sosyal, ekonomik, teknolojik ve siyasi gelişmeler (ki bun- lar, pek çok başka çalışmanın konusu olan ve olabile- cek nitelikte bir konunun çok kısa betimlemesidir) aile kurumunun değişim geçirmesine neden olmuş, Türk ailesi de elbette bu değişimlere göre yeni bir forma- ta evrilmiştir. Bu durum doğal olarak Türk sinemasına da yansımış, aile kurumu ve yaşadığı değişimler Türk filmlerinde yer bulmuştur. Filmden filme farklılıklar gösteren temsil biçimleri bir metin olarak kabul ettiği- miz filmleri üretenlerin bakış açılarına göre anlam ka- zanmış ve aile kurumu birbirinden ayrı paradigmalarla Türk filmlerinde temsil edilmiştir. Türk sinemasında 1990’lı yılların ortaları- na doğru yerli filmlerin seyirci sayılarında bir düşüş yaşanmış, ancak 1990’ların ikinci yarısından itibaren bu sayılar yeniden artmıştır. 1990’larda gücünü yitir- diği düşünülen Türk sineması, Eşkıya (1996) filmiyle yeniden güç kazanmıştır (Sevinç 2014: 97). Film, iki buçuk milyonun üzerine çıkan izleyici sayısıyla seyir- cileri sinema salonlarına çekmeyi başarmıştır. Bunun yanı sıra yine 1990’ların ikinci döneminde Her Şey Çok Güzel Olacak (1998) filmi ile Propaganda filmi (1999) bir milyon izleyici sayısının üzerine ulaşarak (Sevinç 2014: 113) önemli bir başarı elde etmişlerdir. 1996-2000 yılları arasında bir milyon ve üstü izleyici rakamlarına ulaşabilen başka bir filme rastlanmamak- tadır (Box Office Sinematik Yeşilçam 2015). Netice olarak 1990’lı yılların ikinci yarısı Türk sineması için bir dönüm noktası şeklinde nitelendirilebilir. Nitekim bu dönem ‘Yeni Türk Sineması’ olarak isimlendirilen sürecin başlangıç dönemi olarak gösterilmektedir. Aile kurumunda modern bir dönüşümün sağla- nabilmesi, bireylerin içerisinde bulundukları toplumda var olan aileleri doğru tanımasıyla yakından ilgilidir. Bi- reylerin, yaşadıkları toplumdaki aile yapılarını tanıma- ları ve aile kurumuna zarar veren ya da fayda sağlayan çeşitli etkileri görmeleri noktasında sinema filmle-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy Mzc2MDc5